Liberal Eğitim Programı - Yazar: Metin Kartal


Bu haftamızın konusu olan ve temellerini siyasi bir ideoloji olan Liberalizm ’den alan Liberal eğitim ve bu ideolojinin eğitim programlarına yansımalarının nasıl olduğunu deneyimlemeye çalıştım. Eğitim programlarının yapılması ve eğitim ortamlarının düzenlenmesinde siyasi bir kavram olan Liberalizmin temel ilkelerinden hareket etmekten öte; bunu yaparken Liberalizm ideolojisinin yöntemsel bir yansımasından faydalandığını söyleyebilirim. Peki, neydi bu yöntem? Liberalizm kelimesinin etimolojik olarak incelediğimde kelimenin kökünün Latince olan liber, yani özgür kelimesinden türetilmiş ve 18. yy kadar ise “özgür insana yaraşan” manasından kullanıldığı gördüm. Araştırmamı biraz daha derinleştirdiğimde ise bu kavramın iki farklı bakış açısı içerdiğini fark ettim. Birincisi, entelektüel bir özgürlük, ikincisi de devletin merkeziyetçiliğine ve mutlakiyetçiliğine karşı duruştu. Kavramın ikinci anlamında, devletin müdahalelerine karşı sivil özgürlüklerin kazandırılması amaçlanmaktadır. Yani bireyin doğal haklara sahip olduğu ilkesinden yola çıkarak, hiçbir şekilde bir soya veya bireysel bir angajmana dayandırılan statü ve ayrıcalıkları kabul etmeyerek “fırsat eşitliğini” savunmuştur. Ancak burada dikkat çekilen nokta ise herkesin eşit olarak görülmesi değildir; yani herkesin “eşit ahlaki değere” sahip olduğu vurgusu en önemli noktadır. Yani liberal bir eşitlikten bahsedilmektedir. Bu da hiç kimsenin “doğal olarak” bir başkasına bağlı olmadığıdır. Liberalizm köken itibariyle Antik Yunandaki demokrasi pratikleri ve rasyonel olgusal bakışa dayanmaktadır. Yukarıda ifade ettiğim liberal bakışın kökünde iki bin yıllı aşkın bir Sokratik bakışın bulunduğu görülmektedir. Sokratik bakış nedir? diye kendime sorduğumda yine bireyin bir cemaate, topluluğa karşı bağlanmadan kurtaran, gelenek, yasa ve otorite cenderesinden çıkmasını savunan bir bakış olduğunu gördüm. Aslında bu da bu ideolojinin felsefi kökenlerinin dayandığı noktadır. Diğer taraftan, bu ideolojinin bir de yoğun bir siyasal mücadele tarafı bulunmaktadır. Neydi bunlar? 1215 Magna Carta, Avrupa’daki Din ve Mezhep Savaşları, Modern Bilimin Yükselişi, Feodalizmden Kapitalizme geçiş, 1789 Fransız Devrimi, ABD Bağımsızlık Bildirgesi ve İngiltere Haklar Bildirgesi gibi önemli siyasi olaylar ve kırılmalar bu ideolojinin olgunlaşmasına çok önemli katkılar getirdiği görülmektedir. İdeolojinin siyasi temelleri bu şekilde oluşurken, bu ideolojinin eğitim açısından yansımaları nasıl olmuştur?

Liberal eğitim açısından incelendiğinde, bu büyük siyasi mücadele ve uğraşların neticesinde elde edilen sivil ve toplumsal hakların ve kazanımların kalıcılığının eğitim, eğitim programları ve eğitim ortamlarının düzenlenmesiyle nasıl sağlanabilir, bunun yanıtını aramaktadır. O halde, Liberal eğitimin nedir, nasıl olmalıdır ve nasıl düzenlenmelidir? Kavramın içinde barındırdığı ve yukarıda ifade ettiğim iki perspektif hem eğitim hem eğitim programı hem de eğitim ortamlarına farklı şekillerde yansıdığı çok net olmasa da biraz entelektüel birikimle rahatlıkla görülebilmektedir. Liberal bir anlayışa sahip eğitimde, bireyin entelektüel anlamda bağımsız düşünebilen, geniş görüşlü ve hoş görülü insan yetiştirilebilme hedefinin olduğu görülmektedir. Bununda ancak liberal bir eğitim programının sağlayacağı ve bu eğitimin sağlanacağı yerlerin de demokratik okullar olduğu görülmektedir. Bu anlayış doğrultusunda yapılacak eğitim programı (curriculum making) ise siyasi ideoloji olarak liberalizmin ilkelerinden ziyade benimsediği yöntem, yani devletin merkeziyetçiliğine ve mutlakiyetçiliğine karşı duruş sergilemesi gibi eğitim programı yapmada da merkeziyetçiliğin reddedildiği ve program yapma faaliyetlerinin yerinden yapılması ve yürütülmesi gerektiğine vurgu vardır. Diğer bir yöntemsel yaklaşım ise, Liberal ekonomi yaklaşımında olduğu gibi hükümetlerin kısıtlayıcı faaliyetlerini kaldırmak ve bireyin piyasada serbestçe rekabet edebilmesine izin vermek ya da Adam Smith’in ifadesiyle “bırakınız yapsınlar bırakınız geçsinler (laissez faire; laissez passer)” mottosunu eğitime yansıtmaya çalışmışlardır.

Liberal eğitim bakış açısı doğrultusunda, liberal eğitim ve liberal eğitim programı içinde yer alan unsurlara, yani öğretmen, öğrenci, konu alanı, bağlam ve eğitim programının hep birlikte düşünüldüğü ve eşit katılım sağlanması gerektiğine vurgu vardır. Ancak bu unsurların makalede işlendiği şekliyle bende bıraktığı iz şu şekildedir. Şöyle ki, bu unsurların doğruluğu ve gerçekliği üzerinde çok fazla kafa yormadan zamanla veya eğitim programının tarihsel gelişimi ile birlikte sıradan hale gelen, yani basmakalıp sözcükler haline döndüğü ifade edilmektedir. Bu unsurlardan en sonuncusu olan eğitim programı yapma kavramından yola çıkarak diğer unsurları da anlamaya çalıştığımızda eğitim ve eğitim programı açısından olmazsa olmaz olduğu açıkça görülmektedir. Buradaki temel vurgu eğitim programı yapma kavramıdır. Araştırmacılar özellikle eğitim program geliştirme kavramını kullanmayıp eğitim programı yapma kavramını özellikle seçtikleri görülmektedir. Araştırmacıların böylesine bir tercihte bulunmalarına ise bir eleştirel yaklaşımım bulunmaktadır . Yani, program yapma kavramına vurgu yaparak sanki bu faaliyet alanının program geliştirme yaklaşımı ve sistematiği üzerine inşa edilmiş de, eğitim programını yapma olarak algının henüz yeni geliştiğine ilişkin yapılan vurgudur. Bu durum tarihsel olarak gerçekte hiç de böyle olmadığı açıkça görülmektedir. Bu iki makaleyi okurken düşünmekten kendimi alamadığım bir nokta bulunmaktadır. O da, eğitim programının tarihsel gelişimi incelendiğinde ve bu alan kurucularından olan Bobbitt (How to make a Curriculum) ve Charters’ın (Curriculum Construction) vurgusunun da aslında hem Null’ın hem de Schwab’ın vurgusu ile aynı olduğu hatta bunların bu düşüncesine de kaynaklık ettiği görülmektedir. Null ve Schwab; eğitim programının içinde bulunan üç farklı boyutu ele alarak, yani uygulama, hedef ve kaynaşıklık boyutlarıyla diğer dört unsur ele alınırsa daha anlamlı olacağı ve bu unsurların eğitim programı yapma işiyle soyutluktan çıkarak daha somut hale geleceğini vurgulamaktadır. Yani sürecin uygulamadan başlanarak bu dört unsurun eğitim programı hedefleri doğrultusunda kaynaşıklığının sağlanması ve program yapma faaliyetlerinde aktif bir şekilde yer alması gerektiğine vurgu bulunmaktadır. Liberal bir yaklaşım içerisinde yapılacak liberal eğitim programı ise bu unsuların müzakere edebilecekleri bir daire etrafında bir araya gelerek eğitim programlarının yapılmasıdır. Bunu da Reid hazırlamış olduğu “Curriculum Map” ile net bir şekilde resmetmiş ve Null tarafından da anlaşılır bir şekilde açıklanmıştır. Bu harita sayesinde aslında temel vurgu hem kurumsal hem de kuramsal olarak uçlarda bulunmak yerine, oval bir masanın, yani müzakere masasının etrafında bir araya gelerek uzlaşmacı ve müzakereci bir tutum sergilenmesi gerektiği anlatılmaya çalışılmıştır. Bu doğrultuda, Bobbitt ve Charters’ın kitapları incelendiğinde eğitim programı yapma sürecin uygulamadan başlamasına dikkat çekmekten ziyade; belli ilkeler doğrultusunda hedef, içerik, eğitim durumları ve değerlendirme süreçlerine aşamalı bir şekilde bölüm bölüm inceleyerek eğitim programının yapmaktan ziyade geliştirme faaliyeti olarak algılanmasına ya da bizim onları böyle algılamamıza neden olmuş olabilirler mi? Peki, neden Bobbitt, kitabının başlığını belirlerken “develop” yerine “make” filini tercih etmişti. Bobbitt’in bu tercihinde bizim ve çağdaş araştırmacıların göremediği ya da kaçırdığı nokta neydi? Bu sorular etrafında araştırmalarımı ve okumalarımı sürdürmekteyim.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder