Liberal Eğitim Programı - Yazar: Gülşah Coşkun Yaşar


Bu haftaki okumalarımızda Schwab’in The Practical serisinden ‘Something for Curriculum Professors to Do’ ve Null’ın ‘The March to Liberal Curriculum for All’ kaynaklarını inceledik. Schwab’in The Practical makalesini okurken makaleyi anlamlandırmakta ve liberal eğitimle ilişkisini kurmakta zorlandığımı fark ettim. Daha sonra Null’ın kitap bölümü okuduğumda liberal eğitim ile ilgili ve Schwab’in görüşlerinin liberal eğitim ile bağlantısının kurulması ile ilgili bilgi edinebildim.
Schwab’in The Practical adlı makalesinde girişte programın ne olmadığı tartışılmıştır. Schwab açıkça programın hedeflerin salt birleşimden oluşmadığını, tüm öğrencilere aynı şekilde sunulan ortak bir doküman olmadığını, uygulamaya tabi tutulmadan üzerinde kararların alındığı bir metin olmadığını belirtmiştir. Schwab makalesinde ayrıca programın olmazsa olmazı beş farklı ögeden bahsetmiştir. Bu ögeleri ‘commonplace’ olarak adlandırmıştır. Bu ögeler ise ‘öğretmen, öğrenci, bağlam, konu alanı ve program oluşturma’ dır. Schwab bu ögeler için özellikle birinin diğerinden üstün olmadığını ve bir ögenin diğerinden daha fazla değerli tutulduğu ya da önemsizleştirildiği bir programın ‘liberal bir program’ olarak adlandırılamayacağı üzerinde durmuştur. Schwab ayrıca program oluştururken her bir paydaşın çalışma grubu içerisindeki eşit rolünün önemine de değinmiştir. Farklı paydaşların temsil edildiği çeşitlilik içeren bir çalışma grubunun farklı ilgi, ihtiyaçlara, sorunlara daha fazla önem vereceğini ve dolaysıyla yine daha liberal bir program anlayışının sağlanabileceğini belirtmiştir. Bu paydaşlardan öğretmenin, okul müdürünün ve öğrencinin rollerine ayrı bir önem biçmiştir. Öğretmenlerin şüphesiz programla birebir muhattap olan ve etkileşim içerisinde bulunan paydaşlar olarak gruptaki öneminin altı çizilmiştir. Okul yöneticilerinin de aynı şekilde programın olmazsa olmaz ögesi olan ‘bağlam’ ögesine dair en fazla bilgiye sahip olabilecek paydaşlar olarak bu grup içerisindeki temsillerinin önemli olduğu belirtilmiştir. Öğrencilerin çalışma gruplarındaki öneminden bahsedildiği kısımda ise öğrencilerin sıklıkla gerçek grup üyesi olarak görülmemelerinden ve grup içerisindeki yerlerinin sadece temsili olduğundan süreç içerisinde müzakereye katılmalarının çok mümkün olamadığından bahsedilmiştir. Yine bu durumun da liberal bir program anlayışını aksatacağı belirtilmiştir.

Schwab’in makalesini okuduktan sonra ve tek tek her paydaşın yerine ve önemine ayrıntılı bir şekilde değindiği bölümleri anlamlandırdıktan sonra onun program anlayışını ve liberal eğitim anlayışını kafamda resmedebilmek daha kolay oldu benim için. Ayrıca derste yaptığımız tartışmalar da Scwab’in yaygın program anlayışına olan eleştirileri üzerine konuştuğumuzda okumaya başladığımda anlamlandırmakta zorlandığım Practical makalesini kafamda daha net resmedebildim. Practical makalesinde okuduklarımla derste Schwab’in programlarda teoriye çok körü körüne bağlanılmasına, programda işleyen linear yaklaşımın aksaklıklarına, program yapmanın uygulamadan bağımsız bir süreç olmaması gerektiğine, programın amaçlarının gerçekleşmesi için sürenin temel alınmasına dair yaptığı eleştiriler arasında bağlantı kurmama yardımcı oldu. Derste Schwab’in ‘curriculum development’ ifadesi yerine ‘curriculum making’ ifadesini kullanmasının da yine sürecin uygulama ve yöntemsel boyutuna verilen önemle örtüştüğünü de tartıştık ve curriculum making ifadesi için program oluşturma ifadesinin kullanılabilirliği üzerinde durduk.

 Null’ın  ‘The March to Liberal Curriculum for All’ kitap bölümünü okuduğumda da liberal eğitimle ilgili kafamda daha net bir resim çizebildiğimi düşünüyorum. Çünkü kitabın bu bölümü çok açık bir şekilde liberal eğitimin tarihsel boyutunu, tarihsel süreçler içerisinde liberal program kavramının nasıl dönüştüğünü ortaya koymaktaydı. Derste de kitabın bu bölümüne dair deneyimlerimizi paylaştığımız kısımda öncelikle ‘liberal program anlayışının’ ‘liberal’ kelimesinin politik alandaki anlamıyla düşünülmemesi gerektiğini bu iki kavramın birbirlerinden farklı olduğunu tartıştık. Daha sonra liberal eğitim anlayışının Aristo ve Plato’dan, Hristiyanlık dönemine ve oradan da ‘demokrasi sürecinde’ nasıl evrildiğini tartıştık. Yunan döneminde yöneticilerin, elitlerin eğitilmesini savunan bir eğitim anlayışından, Hristiyanlık döneminde sadece yöneticilerin ve elitlerin eğitilmesi değil, İsa’nın tüm insanlık için öldüğü ve dolaysıyla eğitimin tüm insanlığa hizmet etmesi gerektiğini savunan görüşe ve buradan da demokrasi ile birlikte herkese eşit eğitim hakkının verilmesine uzanan görüşe doğru bir dönüşüm olduğundan ve liberal eğitim anlayışının da bu şekilde tarihsel süreç içerisinde dönüştüğü üzerine tartıştık.

Liberal eğitimi tartıştığımız bölümde liberal eğitimin kökeninde akıl ve duygu arasındaki ilişkiye dayanan bir bağ olduğundan ve ahlaki olarak bireyi tam yapmaya dayanan bir anlayışın benimsendiğinden bahsettik. Fakat eğitim sistemimize baktığımızda aslında ‘herkes için eşit eğitim’, ‘merkezi programlar’ kavramlarıyla liberal bir eğitim süsünün var olduğundan ama aslında eğitimde çok fazla ayrıştırıcılık görebileceğimizden bahsettik. Liberal eğitim söylemlerinin arkasındaki uygulamada farklılıklar olduğunu ve teoride söylenenle uygulamanın ne yazık ki örtüşmediğini ve dolayısıyla da liberal bir eğitim anlayışından bahsetmemizin çok zor olduğunu tartıştık. Özel okulların devlet eliyle teşvik edilmesinin, özel sektörün yoğun bir şekilde eğitimde söz sahibi olmasının ve hatta meslek liselerinden mezun olanların ekonomiye ara eleman yetiştiren bir grup olarak görülmesinin eğitimdeki gruplaşmaya örnek olarak verilebileceği üzerinde durduk. Bu sınıfsal ayrımcılığın eğitimdeki eşitsizliği açık bir şekilde resmettiğinden ve eğitimin liberal eğitim temsili görüntüsünün aslında gerçeği yansıtmadığını tartıştık.

Null’ın kitap bölümünde ayrıca program geliştirme sürecindeki ‘müzakereci anlayışın’ önemini tartıştık. Demokratik, liberal bir program oluşturma süreci için tüm paydaşların katıldığı müzakereye dayanan bir sürecin öneminin büyük olduğu üzerinde durduk. Bu kitap bölümünün sonundaki program yapıcılara yönelik tasarlanmış bir program haritası mevcuttu ve sınıfta da bu haritayı tartışıp anlamlandırmaya çalıştık. Hem yatay hem de dikey düzlemde temsil edilen farklı görüşlerin ortak bir müzakere alanında toplanması aslında farklı felsefi, politik, değer ve inançlara sahip kurum ve bireylerin programın oluşturulma aşamasında ortak bir müzakere süreci içerisine girmesinin öneminin kitaptaki haritada resmedildiğini yorumladık. Dolayısıyla aslında yine liberal eğitime ve doğasında yer alan müzakereci ve demokratik anlayışa, herkesin temsil edilebildiği bir eğitim anlayışının önemine vurgu yapan bir program oluşturma sürecinin önemini tartıştık. Bu haftaki ders genel hatlarıyla benim okurken anlamlandırdığım ve yorumladığım noktaların çok daha ötesinde anlamlar çıkarabilmeme, programlarımızın, program geliştirme süreçlerimizin ve çalışma grubundaki paydaşların temsilinin liberal eğitim ile arasında bağ oluşturabilmeme yardımcı oldu ve benim için çok açık ve net olmayan liberal eğitim kavramını zihnimde eğitim programlarıyla daha net ilişkilendirebilmemi sağladı.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder