Bu haftaki okumalarımızda Schwab’in The
Practical serisinden ‘Something for Curriculum Professors to Do’ ve Null’ın
‘The March to Liberal Curriculum for All’ kaynaklarını inceledik. Schwab’in The
Practical makalesini okurken makaleyi anlamlandırmakta ve liberal eğitimle
ilişkisini kurmakta zorlandığımı fark ettim. Daha sonra Null’ın kitap bölümü
okuduğumda liberal eğitim ile ilgili ve Schwab’in görüşlerinin liberal eğitim
ile bağlantısının kurulması ile ilgili bilgi edinebildim.
Schwab’in The Practical adlı makalesinde
girişte programın ne olmadığı tartışılmıştır. Schwab açıkça programın
hedeflerin salt birleşimden oluşmadığını, tüm öğrencilere aynı şekilde sunulan
ortak bir doküman olmadığını, uygulamaya tabi tutulmadan üzerinde kararların
alındığı bir metin olmadığını belirtmiştir. Schwab makalesinde ayrıca programın
olmazsa olmazı beş farklı ögeden bahsetmiştir. Bu ögeleri ‘commonplace’ olarak
adlandırmıştır. Bu ögeler ise ‘öğretmen, öğrenci, bağlam, konu alanı ve program
oluşturma’ dır. Schwab bu ögeler için özellikle birinin diğerinden üstün
olmadığını ve bir ögenin diğerinden daha fazla değerli tutulduğu ya da
önemsizleştirildiği bir programın ‘liberal bir program’ olarak
adlandırılamayacağı üzerinde durmuştur. Schwab ayrıca program oluştururken her
bir paydaşın çalışma grubu içerisindeki eşit rolünün önemine de değinmiştir.
Farklı paydaşların temsil edildiği çeşitlilik içeren bir çalışma grubunun
farklı ilgi, ihtiyaçlara, sorunlara daha fazla önem vereceğini ve dolaysıyla
yine daha liberal bir program anlayışının sağlanabileceğini belirtmiştir. Bu
paydaşlardan öğretmenin, okul müdürünün ve öğrencinin rollerine ayrı bir önem biçmiştir.
Öğretmenlerin şüphesiz programla birebir muhattap olan ve etkileşim içerisinde
bulunan paydaşlar olarak gruptaki öneminin altı çizilmiştir. Okul
yöneticilerinin de aynı şekilde programın olmazsa olmaz ögesi olan ‘bağlam’
ögesine dair en fazla bilgiye sahip olabilecek paydaşlar olarak bu grup
içerisindeki temsillerinin önemli olduğu belirtilmiştir. Öğrencilerin çalışma
gruplarındaki öneminden bahsedildiği kısımda ise öğrencilerin sıklıkla gerçek
grup üyesi olarak görülmemelerinden ve grup içerisindeki yerlerinin sadece
temsili olduğundan süreç içerisinde müzakereye katılmalarının çok mümkün
olamadığından bahsedilmiştir. Yine bu durumun da liberal bir program anlayışını
aksatacağı belirtilmiştir.
Schwab’in makalesini okuduktan sonra ve tek
tek her paydaşın yerine ve önemine ayrıntılı bir şekilde değindiği bölümleri
anlamlandırdıktan sonra onun program anlayışını ve liberal eğitim anlayışını
kafamda resmedebilmek daha kolay oldu benim için. Ayrıca derste yaptığımız
tartışmalar da Scwab’in yaygın program anlayışına olan eleştirileri üzerine
konuştuğumuzda okumaya başladığımda anlamlandırmakta zorlandığım Practical
makalesini kafamda daha net resmedebildim. Practical makalesinde okuduklarımla
derste Schwab’in programlarda teoriye çok körü körüne bağlanılmasına, programda
işleyen linear yaklaşımın aksaklıklarına, program yapmanın uygulamadan bağımsız
bir süreç olmaması gerektiğine, programın amaçlarının gerçekleşmesi için
sürenin temel alınmasına dair yaptığı eleştiriler arasında bağlantı kurmama
yardımcı oldu. Derste Schwab’in ‘curriculum development’ ifadesi yerine
‘curriculum making’ ifadesini kullanmasının da yine sürecin uygulama ve
yöntemsel boyutuna verilen önemle örtüştüğünü de tartıştık ve curriculum making
ifadesi için program oluşturma ifadesinin kullanılabilirliği üzerinde durduk.
Null’ın
‘The March to Liberal Curriculum for All’ kitap bölümünü okuduğumda da
liberal eğitimle ilgili kafamda daha net bir resim çizebildiğimi düşünüyorum.
Çünkü kitabın bu bölümü çok açık bir şekilde liberal eğitimin tarihsel
boyutunu, tarihsel süreçler içerisinde liberal program kavramının nasıl
dönüştüğünü ortaya koymaktaydı. Derste de kitabın bu bölümüne dair
deneyimlerimizi paylaştığımız kısımda öncelikle ‘liberal program anlayışının’
‘liberal’ kelimesinin politik alandaki anlamıyla düşünülmemesi gerektiğini bu
iki kavramın birbirlerinden farklı olduğunu tartıştık. Daha sonra liberal
eğitim anlayışının Aristo ve Plato’dan, Hristiyanlık dönemine ve oradan da
‘demokrasi sürecinde’ nasıl evrildiğini tartıştık. Yunan döneminde
yöneticilerin, elitlerin eğitilmesini savunan bir eğitim anlayışından,
Hristiyanlık döneminde sadece yöneticilerin ve elitlerin eğitilmesi değil,
İsa’nın tüm insanlık için öldüğü ve dolaysıyla eğitimin tüm insanlığa hizmet
etmesi gerektiğini savunan görüşe ve buradan da demokrasi ile birlikte herkese
eşit eğitim hakkının verilmesine uzanan görüşe doğru bir dönüşüm olduğundan ve
liberal eğitim anlayışının da bu şekilde tarihsel süreç içerisinde dönüştüğü
üzerine tartıştık.
Liberal eğitimi tartıştığımız bölümde liberal
eğitimin kökeninde akıl ve duygu arasındaki ilişkiye dayanan bir bağ olduğundan
ve ahlaki olarak bireyi tam yapmaya dayanan bir anlayışın benimsendiğinden
bahsettik. Fakat eğitim sistemimize baktığımızda aslında ‘herkes için eşit eğitim’,
‘merkezi programlar’ kavramlarıyla liberal bir eğitim süsünün var olduğundan
ama aslında eğitimde çok fazla ayrıştırıcılık görebileceğimizden bahsettik.
Liberal eğitim söylemlerinin arkasındaki uygulamada farklılıklar olduğunu ve
teoride söylenenle uygulamanın ne yazık ki örtüşmediğini ve dolayısıyla da
liberal bir eğitim anlayışından bahsetmemizin çok zor olduğunu tartıştık. Özel
okulların devlet eliyle teşvik edilmesinin, özel sektörün yoğun bir şekilde
eğitimde söz sahibi olmasının ve hatta meslek liselerinden mezun olanların
ekonomiye ara eleman yetiştiren bir grup olarak görülmesinin eğitimdeki
gruplaşmaya örnek olarak verilebileceği üzerinde durduk. Bu sınıfsal
ayrımcılığın eğitimdeki eşitsizliği açık bir şekilde resmettiğinden ve eğitimin
liberal eğitim temsili görüntüsünün aslında gerçeği yansıtmadığını tartıştık.
Null’ın kitap bölümünde ayrıca program
geliştirme sürecindeki ‘müzakereci anlayışın’ önemini tartıştık. Demokratik,
liberal bir program oluşturma süreci için tüm paydaşların katıldığı müzakereye
dayanan bir sürecin öneminin büyük olduğu üzerinde durduk. Bu kitap bölümünün
sonundaki program yapıcılara yönelik tasarlanmış bir program haritası mevcuttu
ve sınıfta da bu haritayı tartışıp anlamlandırmaya çalıştık. Hem yatay hem de
dikey düzlemde temsil edilen farklı görüşlerin ortak bir müzakere alanında
toplanması aslında farklı felsefi, politik, değer ve inançlara sahip kurum ve
bireylerin programın oluşturulma aşamasında ortak bir müzakere süreci içerisine
girmesinin öneminin kitaptaki haritada resmedildiğini yorumladık. Dolayısıyla
aslında yine liberal eğitime ve doğasında yer alan müzakereci ve demokratik
anlayışa, herkesin temsil edilebildiği bir eğitim anlayışının önemine vurgu
yapan bir program oluşturma sürecinin önemini tartıştık. Bu haftaki ders genel
hatlarıyla benim okurken anlamlandırdığım ve yorumladığım noktaların çok daha
ötesinde anlamlar çıkarabilmeme, programlarımızın, program geliştirme
süreçlerimizin ve çalışma grubundaki paydaşların temsilinin liberal eğitim ile
arasında bağ oluşturabilmeme yardımcı oldu ve benim için çok açık ve net
olmayan liberal eğitim kavramını zihnimde eğitim programlarıyla daha net
ilişkilendirebilmemi sağladı.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder