Program alanına yön
veren bir isim olarak Schwab’ın özel ilgiyle ele alınması gerektiğini
düşünüyorum. Schwab’ın The Practical makale serisinde söyledikleri program
alanına yeni bir tartışma boyutu oluşturmuştur. Bu serinin 4.sünde her şeyin
uygulamadan kaynaklanmalı görüşünün program çalışmalarında kaynak arayışına
vurgu yapması açısından önemli olduğunu düşünüyorum. Schwab’ın yazım tarzını
genel olarak çok detaylı bulduğumu söyleyebilirim. Tek tek, adım adım
yöneticinin program geliştirme sürecini tanımlaması ya da program geliştirme
sürecinde öğretmenin rollerini bu kadar detaylandırmasını şaşırtıcı bulduğumu
söyleyebilirim.
Schwab’ın teorik
çalışmalarda nasılı anlamak yerine ne yapmalı yaklaşımı yöntemsel olarak
uygulamadan veri toplaması, alternatif arayışlarını bu alanın çalışmalarına
uygulama anlayışı getirmesi nedeniyle önemli olduğunu düşünüyorum. Program
geliştirmenin beş yapıtaşı (öğretmen, öğrenen, konu, program ve bağlam) da tam
olarak uygulamadan program geliştirme anlayışının en önemli ögeleridir.
Öncelikle, bu ögelerin her birinin eşit öneme sahip olması, birinin rolünün
diğerinden daha fazla abartılması eleştiriliyor. Schwab’ın başka bir eleştirisi
de uygulamadan kaynağını almayan program geliştirme anlayışlarının teorilere
körü körüne bağlı kalması. Tyler’ın program geliştirme modelinin temelinin
scientific managementa dayanması, bir çok alanla zorla kurulan ya da kurulmaya
çalışılan bağların alana zarar vermesi. Eğitim programlarını anlamak için başka
alanların teorilerine ihtiyacımız yok. Programın kendisi zaten uygulamadan
çıkmalı. Başka bilimlerin teorilerinin bu alanı beslemesiyle programın
uygulamasını anlamaktan uzaklaştığımız eleştiriliyor.
Liberal eğitimi
anlarken, sınıf içerisindeki yaptığımız tartışmaları da düşünerek liberalizmin
diğer alanlarından daha farklı bir şekilde anlamamız gerektiğini düşünüyorum.
Demokrasiyle ilişkilenen bir eğitim anlayışından ziyade liberal eğitim bize ne
anlatmak istiyor? Ya da liberal eğitim ekonominin terimlerini eğitime yansıtmak
olabilir mi? Aslında John Dewey’in tüm insanlar için eğitim hakkı ifadesi belki
de liberal eğitimi en iyi özetleyen cümle. Liberal eğitimin amacı bireyin
toplum içinde kendini göstermesi, temsil etmesi, açıklayıcı ifadeler
bulmasıdır. Siyasal ideoloji olarak liberalizmin liberal eğitim anlayışından
tamamen farklılaştığını söylemek mümkün. Doğrudan eğitimin finansmanına yönelik
müdahaleler, eğitimde yerelleşmenin alt yapısını hazırlama ve eğitimin küresel
kapitalin ihtiyaçları doğrultusunda (ihtiyaç duyduğu istihdam edeceği kişileri
yetiştirmek diyebiliriz.) yönelik aslında gerçek olmayan sosyal adaletçi
girişimlerin iyi anlaşılması gerektiğini düşünüyorum.
Sanki bütün dünyada
eğitimin kalite çalışmaları yapılırsa herkesin kaliteli işlerde çalışacağı
yanılgısını doğuruyor. Dünyadaki her şeyin çözümü olarak liberal eğitimi görmek
büyük bir yanılgıdır. Sanki bütün kadınlar okuma- yazma öğrenirse ya da bütün
çocuklar eğitim alırsa bütün problemlerin biteceği yanılgısı içindeyiz. Ancak
eğitimin kendi sınırları içinde bir olgu olduğunu unutmamak gerekir, Eğitim,
bilinçleri, anlayışı ve düşünceyi etkiler. Esasında liberal eğitimle bireyin
özgürleşmesi hedeflenirken okullaştırdığımız kişilere okullarda itaat etmeyi
öğretiriz. İşte burada süslü kavramlar kullanarak insanları özgürleştirir
derken ne demek istediğinin iyi açıklanması gerekir.
Ayrıca liberal
eğitimle amaçlanan ahlaki olarak tam insanı yetiştirme arzusunu klasik edebiyat
eserleriyle tamamlama çabaları da birer soru işareti olarak kalıyor karşımızda.
İyi vatandaşı, iyi ahlakı kim tanımlıyor? Aslında ahlaklı insan yetiştirmek
istiyoruz derken batılı ahlakıyla insan yetiştiriyoruz mu demek isteniyor? Hem
özgürleştirmeyi hem de herkes için eğitimi savunurken elitistleştirme
anlayışında olmadığını söyleyebilir miyiz?
Biz program
geliştirmeciler olarak herkes için eşit olacak bir program geliştirebilir
miyiz? Hem eşit hem de ekonominin ihtiyaç duyduğu çalışanı yetiştirecek kadar
da mesleki bir programın mümkün olmadığını düşünüyorum. Asıl amaç fırsat
eşitliği sağlamakken merkezi programla, eşit ders saatleriyle fırsat eşitliği
mümkün olamaz. Bireyi ilgi alanına göre yönlendirerek, bütün olarak
yetiştirmeyi amaçlarken aslında toplumun dezavantajlı kesiminin ihtiyaçlarını
gerçekleştirebiliyor muyuz?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder