Liberal eğitimde
dilemmalar ve karmaşalar konusunu Peters'dan okuyunca açıkçası biraz akıl
karıştırıcı bulmuştum. Sınıftaki herkesin liberal eğitim kavramını farklı
anlaması belki de liberal eğitimin dilemmalarını da hepimizin farklı anlamasına
yol açmıştı. Sınıfta öncelikle liberal eğitim kavramını tekrar özetlememizin
son derece faydalı olduğunu düşünüyorum.
Liberal eğitimin
üzerine düşündüğümüzde temellerinin Plato’ya kadar dayanması, insanın en
değerli varlığının aklı olduğunu ve akıl ilkelerinin bilinmesi gerektiği
unutulmamalıdır. ‘Principles of mind’ çözümlenmeli ve bu çözümlenme yapılırken
felsefi düşünmeye ihtiyaç vardır. Bu aklın besini (food for thought) teorik
bilgi, felsefi bilgi, ve tarih, fen bilimleri gibi alanlarda kendini bulmuş
bilgidir. Ancak bu bilimleri öğrenerek aklı en üst düzeye çıkarabiliriz. Aklı
geliştirirken ilgi ve merak aklın besinini geliştirirken konu alanlarına teşvik
edecektir. Akıl, bilgi birikimi ve merak bir araya geldiğinde insan aklı en üst
düzeye ulaşır. Liberal eğitimin dayandığı ilkelere göre bilgi araç değil amaçtır.
Ancak bu anlayış ‘Hangi bilgi en değerlidir?’ sorusunu ortaya çıkarıyor.
Köklerini Antik Yunan’dan alan insan aklını geliştiren bilgi en değerlidir
anlayışı sorunun cevabı olarak ortaya çıkarıyor. Bu arayış da eğitim programı
alanında akademik disiplinler yaklaşımı olarak kendini buluyor. Fen bilimleri
alanındaki profesörlerin fen bilgisi derslerinin içeriğini belirlemesi gibi.
Liberal eğitimin en
değerli bilgi arayışı, değersiz bilginin ne olduğu sorunsalını da ortaya
çıkarmıştır. Bu eğitim anlayışı tıp, mühendislik gibi alanlardaki uygulamadaki
bilgiyi değersiz bulur. Liberalizm için üç tür bilgi vardır: bilgi için bilgi
(tarih, fen bilimleri gibi), uygulama için bilgi (tıp, mühendislik vb.),
metafizik bilgi (politika, ahlak ve güzel sanatlar gibi). Okullara geldiğimizde
ise bu anlayış mesleki bilginin değersiz bilgi olarak görülmesi olarak
karşımıza çıkıyor. Bu durumda aslında günümüzdeki meslek liselerine bakışa da
yansımış olabilir. Öğretmen rolüne bu anlayışın yansımasını düşündüğümüzde bu
yaklaşım öğretmene nedensiz bir otorite sağlar. Konuya, alanlara bu kadar anlam
yüklenilmesi sorgulayıcı beyni değil, daha dayatmacı bir yaklaşımı ortaya
çıkarır. Öğretmen liberal eğitimi sınıfta uygularken bilgi taşıyıcısı
olduğundan aslında amaç kişiyi özgürleştirmekken sorgulama sönüyor ve liberal
eğitimin bir dilemması ortaya çıkıyor.
Amerika ve
Türkiye’deki eğitimin genel amaçları karşılaştırıldığında iki ülkenin de
amaçlarında bulunan ‘whole body’nin gerçekleştirilmesi anlayışı tam olarak
liberal eğitimin yansıması demek yanlış olmaz.
Başka bir dilemma
olarak bilgi kendi kendine insanı özgürleştirmez mi? sorusu ortaya çıkar.
Liberal eğitimin iddiası entellektüellerin seçtiği bilgilerin insanı özgürleştirmesi.
Esasında bu yaklaşım liberal eğitimin kendi içinde bir çelişkisi olmadığını
gösterir. Ancak bize göre son derece çelişkili bir yaklaşım olduğu
söylenebilir.
Eğitim programları
uzmanları olarak bu alanın tamamen uygulamaya dayalı olması nedeniyle
entelektüel gelişimin yanı sıra uygulamaya fayda sağlayan bilgiyi öğrenmeliyiz.
Tek başına entelektüel bilgiyi öğrenmeyi tercih etmek mümkün değildir, ya da
tek başına pratik bilgiyi öğrenmek mümkün değildir. Bilgiyi fayda için
öğrenmeye başlayıp, ilgi ve merak yoluyla bilginin felsefesini öğrenebiliriz.
Geçen hafta
tartıştığımız Schwab ve liberal eğitim ilişkisinde Schwab’ın işimize yarayan
bilgi uygulamadan gelir anlayışı liberal eğitimdeki boşluğu yakalayıp oradan
bir kuram oluşturduğu söylenebilir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder