John Dewey'in "Deneyim ve Eğitim" Kitabı Üzerine


Eğitim Programı Kuramları dersimizin 9. Haftasında John Dewey’in eğitim yaklaşımını tartıştık ve bu kapsamda Dewey’in Deneyim ve Eğitim kitabını inceledik. Ders içerisinde yaptığımız etkinliklerden biri “Dewey’in incelediğimiz kitabından yola çıkarak onun eğitim anlayışını bir cümle ile özetleyecek olsak, yanıtınız ne olurdu?” sorusu üzerine yürüttüğümüz grup çalışmasıydı. Doktorantlarımızın Dewey’in Deneyim ve Eğitim kitabından seçtikleri önemli ifadeler ve bunlara ilişkin açıklamalar şunlardır:

v “Eğitim sürecinin dönüm noktası deneyim olmalıdır.” (Ayşe Mine Dinçer, Bilge Özgür İnam ve Meryem Hamsi İmrol) – Hiç şüphesiz ki Dewey’in eğitim anlayışı söz konusu olduğunda akla gelecek ilk ifade deneyim yoluyla öğrenmedir. Dewey geleneksel eğitimde hâkim olan ‘metinlerden ve öğretmenlerden öğrenme’ düşüncesine karşıdır ve gerçek deneyim ve eğitim süreçleri arasında yakın bir ilişki olduğunu söylemektedir.

v “Her deneyim itici bir güçtür ve değeri nereye gidildiği bağlamında değişir.” (Derya Acar Başeğmez ve Pınar Keleşoğlu)Elbette ki eğitim deneyimler yoluyla gerçekleşmektedir ancak bu noktada sorgulanması gereken deneyimlerin niteliğidir: ‘Her deneyim iyi bir deneyim midir?’ Tüm deneyimler gerçek anlamda ve/veya eş düzeyde eğitici nitelikte değildir. Eğitim açısından önemli olan ve olmayan deneyimler arasında bir ayrım yapmak gerektiğinde ‘etkileşim’ ve ‘devamlılık’ ilkeleri ön plana çıkmaktadır. Her deneyim kendinden önceki deneyimlerle etkileşim halinde olmalı, onlardan bir şeyler almalı ve kendinden sonra gelecek deneyimleri de olumlu yönde etkileyebilmelidir. Dewey’in de belirttiği gibi “tecrit içerisinde, diğer şeylerden yalıtılmış bir şekilde öğrenilen, adeta su geçirmez özel bir bölmeye konulan” öğrenmeler diğer deneyimlerden kopuktur ve gerçek yaşam koşulları altında ortaya çıkmaları çok zordur. Oysa kazanılan deneyimler arasında etkileşimin ve devamlılığın olması deneyimlerin transfer edilebilirliğini kolaylaşmakta ve ileri gitmeyi mümkün kılmaktadır.

v “Oluşturulacak en önemli tutum, öğrenmeye devam etme arzusudur.” (Derya Acar Başeğmez ve Pınar Keleşoğlu)İşe yarar deneyimlerin oluşturulmasında nesnel koşullar (fiziksel ve toplumsal çevre) ve bireylerin ihtiyaç ve kapasiteleri kadar bireylerin tutumları, beğenileri ve hoşnutsuzlukları da önemlidir.  Tutumlar, gerçek öğrenmelerin oluşmasında uzun vadede etkili olabilecek önemli araçlardır ve bunların en önemlisi öğrenmeye devam etme arzusudur, yani öğrenme süreci boyunca kendi çabalarını ve gelişimini takdir etme yeteneği, öğrendiklerini hayata geçirme istediği ve gelecek deneyimlerinden anlam çıkarabilme becerisidir.

v “Deneyim içinden, deneyim yolu ile, deneyim için alınacak bir eğitim son derece önemlidir.” (Emine Kutlu, Metin Kartal, Seda Şahin ve Yalçın Çetinkaya) – Gerçek eğitimin deneyimler yoluyla gerçekleştiğine inanmak demek geçmiş, şimdiki ve gelecek zaman arasında bir bağ olduğuna da inanmak demektir. Geleneksel eğitim anlayışının aksine ilerlemeci eğitimde, önceki deneyimlerimizi aracı kılarak şimdiyi yaşama ve geleceği yaratma çabası ön plana çıkmaktadır. Geçmiş hakkındaki bilgi bir amaç olarak görülmemektedir; bilgi/konu alanı geçmişin başarıları ve şimdinin sorunları arasında var olan bağlantıyı keşfetmeyi sağlayacak bir araç olarak görülmektedir. Geçmiş olmadan şimdiyi görmek ve tanımlamak, şimdiyi tanımlayıp anlamadan da geleceği çizmek mümkün değildir, bu sebeple de geçmiş, şimdiki ve gelecek zaman eğitim programı açısından bir bütündür, ayrılamaz.

v “Eğitim deneyimler yoluyla hem bireylerin hem de toplumun kendini gerçekleştirmesini sağlayacak bir araç olmalıdır.” (Alev Elmalı, Gülşah Coşkun Yaşar ve Okan Dede) – Deneyimlerin etkileşim yoluyla gerçekleştiği prensibi aslında bir bakıma eğitimin özünde toplumsal bir süreç olduğu anlamına da gelmektedir. Dewey’in demokratik toplum idealine göre toplum ve okul arasında önemli bir bağ vardır ve bireyin okuldaki deneyimleri de bu bağın oluşmasında önemli bir rol oynamaktadır. Demokratik bir toplumun temelinde özgürlük yatmaktadır ve bireyin okuldaki deneyimleri bireyin düşünce özgürlüğünü (gözlem ve muhakeme yapma özgürlüğünü) geliştirecek nitelikte olmalıdır – ki böylece sadece bireyin değil toplumun da ilerlemesi sağlanabilsin.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder